21 Aralık 2013 Cumartesi

Cenab-ı Hakk'ın nur-u mârifetine yetişmek..!

ONUNCU NOTA: Bil ey gâfil, müşevveş Said!(nurlar semavi)
Cenab-ı Hakk'ın nur-u mârifetine yetişmek ve bakmak
ve âyât ve şahidlerin âyinelerinde cilvelerini görmek
ve berahin ve deliller mesâmatiyle temaşa etmek iktiza ediyor ki;
 Senin
 üstünden geçen,
kalbine gelen
ve aklına görünen
 herbir nuru
tenkid parmaklariyle yoklama
ve tereddüd eliyle tenkid etme!
Sana ışıklanan bir nuru tutmak için elini uzatma;
 belki gaflet esbabından tecerrüd et, onlara müteveccih ol, dur. Çünki ben müşahede ettim ki: Mârifetullahın şahidleri, bürhanları üç çeşittir.
 
Bir kısmı: Su gibidir; görünür, hissedilir, lâkin parmaklarla tutulmaz.
Bu kısımda hayalâttan tecerrüd etmek, külliyetle ona dalmak gerektir. Tenkid parmaklariyle tecessüs edilmez; edilse akar, kaçar. O âb-ı hayat, parmağı mekân ittihaz etmez.

İkinci kısım: Hava gibidir; hissedilir, fakat ne görünür, ne de tutulur.
Ona karşı sen yüzün, ağzın, ruhunla o Rahmet nesîmine karşı teveccüh et, kendini mukabil tut, tenkid elini uzatma, tutamazsın. Ruhunla teneffüs et. Tereddüd eliyle baksan, tenkid ile el atsan, o yürür gider; senin elini mesken ittihaz etmez, ona razı olmaz.
 
Üçüncü kısım ise: Nur gibidir; görünür, fakat ne hissedilir, ne de tutulur.

Öyle ise kalbinin gözüyle, ruhunun nazariyle kendini ona mukabil tut ve gözünü ona tevcih et, bekle; belki kendi kendine gelir. Çünki nur; el ile tutulmaz, parmaklar ile avlanmaz, belki o nur ancak basiret nuriyle avlanır. Eğer harîs ve maddî elini uzatsan ve maddî mizanlarla tartsan, sönmese de gizlenir. Çünki öyle nur, maddîde hapse razı olmadığı gibi, kayda da giremez, kesîfi kendine mâlik ve seyyid kabul etmez. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder