29 Ağustos 2013 Perşembe

RİSALE-İ NUR’UN ASIL VAZİFESİ ve BUGÜNKÜ AVRUPA



Eğer denilse ki, Avrupa ve Avrupa Birliği gibi meseleler, siyasî, içtimaî ve dünyevî meselelerdir. Risale-i Nur’un vazifesi ise uhrevi, imanî, ve manevîdir. Avrupa Birliği gibi dünyevî meselelerle meşgul olmak, Nurculuk mesleğine aykırıdır ilh...
Her meselede olduğu gibi, bu sualin cevabını da yine Risale-i Nur’dan bulmalıyız. Evet, Avrupa’dan gelen ve getirilen bid’alardan, dalâletlerden, dünyaperestlik ve sefahetlerden insanları ikaz ve irşad etmek ve def-i mefasid kaidesiyle medeniyet-i sefihenin çirkinliğini ve sefih medeniyet taraftarı olan cereyanların İslâm dünyasına karşı düşmanlıklarını gösterip o câzibedar sefahetlerden nefret verdirip insanları kurtarmak, Risale-i Nur’un ehemmiyetli bir vazifesidir. Çünkü ahirzaman fitnesinin tahribatını tamir etmek asrın müceddidine aittir. Evet, Risale-i Nur Külliyatının  muhtelif yerlerinde Risale-i Nur’un vazifelerini beyan eden çok ifadeler vardır.
Ezcümle Bediüzzaman Hz. diyor ki:
Bugünlerde, manevî bir muhaverede bir sual ve cevabı dinledim. Size bir kısa hülâsasını beyan edeyim:
Biri dedi: Risale-i Nur'un iman ve tevhid için büyük tahşidatları ve küllî techizatları gittikçe çoğalıyor. Ve en muannid bir dinsizi susturmak için yüzde birisi kâfi iken, neden bu derece hararetle daha yeni tahşidat yapıyor?
Ona cevaben dediler:
"Risale-i Nur, yalnız bir cüz'î tahribatı, bir küçük haneyi tamir etmiyor. Belki küllî bir tahribatı ve İslâmiyeti içine alan, dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir muhit kal'ayı tamir ediyor. Ve yalnız hususî bir kalbi ve has bir vicdanı ıslaha çalışmıyor, belki bin seneden beri tedarik ve teraküm edilen müfsid âletler ile dehşetli rahnelenen kalb-i umumîyi ve efkâr-ı âmmeyi ve umumun bâhusus avam-ı mü'minînin istinadgâhları olan İslâmî esaslar ve cereyanlar ve şeairler kırılması ile bozulmaya yüz tutan vicdan-ı umumîyi, Kur'an'ın i'cazıyla ve geniş yaralarını Kur'anın ve imanın ilâçları ile tedavi etmeğe çalışıyor. Elbette böyle küllî ve dehşetli rahnelere ve yaralara, hakkalyakîn derecesinde ve dağlar kuvvetinde hüccetler, cihazlar ve bin tiryak hasiyetinde mücerreb ilâçlar, hadsiz edviyeler bulunmak gerektir ki; bu zamanda Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın i'caz-ı manevîsinden çıkan Risale-i Nur o vazifeyi görmekle beraber, imanın hadsiz mertebelerinde terakkiyat ve inkişafata medardır." diyerek uzun bir mükâleme cereyan etti. Ben de tamamen işittim, hadsiz şükrettim. Kısa kesiyorum.” (Kastamonu Lâhikası sh: 30)
Yine bu geniş dairede bid’atların tamiri hakkında bir beyanda şöyledir:
Evet, Hazret-i Mehdi'nin cem'iyet-i nuraniyesi, Süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid'akâranesini tamir edecek, Sünnet-i Seniyeyi ihya edecek; yani âlem-i İslâmiyette risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkâr niyetiyle şeriat-ı Ahmediyeyi (A.S.M.) tahribe çalışan Süfyan komitesi, Hazret-i Mehdi cem'iyetinin mu'cizekâr manevî kılıncıyla öldürülecek ve dağıtılacak.” (Mektubat sh: 441)
Keza Beşinci Şua ve 12. Sözün 1, 2, 3. esasları ve 30. Sözün birinci maksadı ve 29. Mektup Altıncı kısmın zeyli, yani Es’ile-i Sitte Risalesi ve Yedinci Kısım (İşarat-ı Seb’a) ve 17. Lema ve 5. ve 7. Notalar  ve 22. Lema ve 14. Şuadaki mahkeme müdafaaları gibi daha pek çok bahis ve kısımlar, ahirzaman fitnesi ve ehl-i dünya ve menfi Avrupaya karşı ümmeti ikaz ve irşad eden bahisler büyük bir yekün teşkil eder.

Risale-i Nur’un haslar dairesi  bu geniş dairelerle bilfiil meşgul olmaz, fakat ihtiyaca göre bu ders ve ikazları ehline bildirir ve dersler yaparlar ve tebliğde bulunurlar.
Evet Bediüzzaman Hz. bu vazifeye haslar dairesini tevkil etmiştir. Bir mektubunda diyor ki:
Şiddetli hastalık ve sair sebeblerin tesiriyle ben Nurcu kardeşlerimle konuşamadığımdan ve o musahabeden mahrum kaldığımdan benim bedelime sizler ve Risale-i Nur'un Kur'an medresesinde Yeni Said'e verdiği ders ve Eski Said'in de Hutbe-i Şamiye ve zeyilleri gibi hayat-ı içtimaiye medresesinde aldığı dersleri ve konuşmaları bu bîçare kardeşiniz bedeline, müştak olduğum kardeşlerimle benim yerimde konuşmalarını tevkil ediyorum.” (Emirdağ Lâhikası-ll sh: 109)
Mezkür Hutbe-i Şamiye eseri hakkında da şöyle diyor:
“Demek bu pek ehemmiyetli ders, zamanı geçmiş eski bir hutbe değil, belki doğrudan doğruya 1327'ye bedel, 1371'de ve Câmi-i Emevî yerine âlem-i İslâm câmiinde üçyüz yetmiş milyon bir cemaate hakikatlı ve taze bir ders-i içtimaî ve İslâmîdir, diye tercümesini neşretmek zamanıdır tahmin ederim.” (Hutbe-i Şamiye sh: 6)
İşte mezkür tavsiye mektubu ve Hutbe-i Şamiye, İki Mekteb-i Musibetin Şehadetnamesi ve Münazarat gibi eserleri ihtiyaca göre nazarlara arz etmek vazifesi ve Nurun hizmet hayatında devam etmiş olan bu manadaki tatbikat, geniş daireye bakan tebliğ vazifesinin meşruiyetini gösteriyor.
Keza Bediüzzaman Hz., Risale-i Nur’un nâşir hâmi, sahib, vâris, muhafız, bekçi, nöbetçi, Genç Said gibi tavsifatla nazara verdiği has dairesindeki hizmet heyetinin muarızlara karşı Nuru koruyacakları gibi, ikaz, irşad ve tebliğ hizmetleri de vazifeleridir. Mezkür vasıflarla yapılan tavsifler, İttihad Yayınları’ndan “İman-Hayat-Şeri’at” adlı broşürün 126. parağrafından 138. parağrafa kadar kısmen tesbitlidir.
Yine İttihad Yayıncılık’ta neşredilen “Risale-i Nur’dan Derlemeler Neşriyatı” adlı eserde ise, bu meselenin tavsilatı vardır.
Netice: Risale-i Nurda hakaik-i Kur’aniye ve imaniye derslerinin beraberinde, fitne-i ahirzamanın ifsadatından ikaz ve irşad eden hayli dersler vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder